
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dünyada ticaret savaşları ve korumacılığın yayıldığını, küresel büyüme ve ticaretin yavaşladığını belirterek, "Hem kredi büyümesine getirilen kısıtlamalar hem de yüksek faiz oranları, özellikle KOBİ'lerimizin ayağına pranga oluyor. Piyasada ödemeler aksıyor, alışveriş azalıyor, neticede ekonominin büyümesi yavaşlıyor. Bu sıkıntıları aşmak üzere, KOBİ'lere pozitif ayrımcılık yapmalıyız." dedi.
TOBB'un organize ettiği "TOBB Türkiye Ekonomi Şurası", Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar, oda ve borsa başkanlarının katılımıyla TOBB İkiz Kuleler'de başladı.
Hisarcıklıoğlu, burada yaptığı konuşmada, iş dünyası ile kamu idaresini bir araya getiren en büyük platform niteliğindeki "TOBB Türkiye Ekonomi Şuraları"nı, 2003'te hükümetle birlikte başlattıklarını söyledi.
Türkiye'de kamu ile özel sektör arasında istişare kültürünün güçlenmesine katkı verdiklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Ekonomide zor bir süreçten geçiyoruz. Dünyada ticaret savaşları ve korumacılık yayılıyor, küresel büyüme ve ticaret yavaşlıyor. Ülkemiz ekonomisi de tüm bunlardan olumsuz etkileniyor ama enseyi karartmıyor, mücadeleden kesinlikle vazgeçmiyoruz. Bugünkü gibi, devletimizi hep yanımızda görmeyi arzu ediyoruz." diye konuştu.
"Ekonomiyi istikrarla büyütmeye devam edeceğiz"
Hisarcıklıoğlu, hep birlikte ekonomiyi daha sağlam temel üzerinde, istikrarla büyütmeye devam edeceklerini dile getirerek, oda-borsa ve sektör meclisleri başkanlarının bu vizyonla hareket ettiklerini anlattı. Başkanların 81 ilde reel sektörde ve piyasada yaşanan başlıca sorunları topladıklarını ve çözüm önerilerini hazırladıklarını söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
"Anadolu'yu sürekli dolaşıyorum. Firma ve sektörleri devamlı dinliyorum. Gördüğüm en büyük sıkıntı krediye erişim. Hem kredi büyümesine getirilen kısıtlamalar hem de yüksek faiz oranları, özellikle KOBİ'lerimizin ayağına pranga oluyor. Piyasada ödemeler aksıyor, alışveriş azalıyor, neticede ekonominin büyümesi yavaşlıyor. Bu sıkıntıları aşmak üzere, KOBİ'lere pozitif ayrımcılık yapmalıyız. Onları, aylık kredi büyüme sınırı dışına almalıyız. Ticari kredi kartlarını da bu sınırlama harici tutmalıyız. Mevcut kredi limitlerinin reel olarak daralmasının önüne geçmeliyiz. Böylelikle piyasaya bir rahatlama getirebiliriz."
Bu işletmelerin sayı olarak çok olsa da toplam kredi hacmindeki paylarının küçük olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, uygulanacak pozitif yaklaşımın makro dengeleri de bozmayacağını ifade etti.
KGF'nin kullanımı
Hisarcıklıoğlu, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın krediye erişime yönelik önemli açıklama yaptığını, Kredi Garanti Fonunun kullanımıyla ilgili yeni hazırlık yapılması talimatını verdiğini anımsatarak, "Bugün sabah da Hazine ve Maliye Bakanı'mız, imalatçı KOBİ'lere yönelik 30 milyar liralık kredi paketinin devreye alınacağını açıkladı. İhracat için de destekleri artırmak zorundayız. Zira daha önce yaşamadığımız yeni bir küresel ortamla karşı karşıyayız. ABD gümrük tarifelerini artırdı. En yüksek artışları da başta Çin olmak üzere pek çok Uzak Doğu ülkesine uyguladı. Peki Çin, ABD'ye eskisi kadar satamayacağı için elinde kalan stokları, malları başka pazarlara gönderirse ne olur? ABD dışı pazarlarda, Çin rekabeti eskisinden daha da şiddetli hale gelir." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun küçük bir örneğinin geçmişte yaşandığını, 2020 başlarında Çin'de emlak balonunun patlayıp, inşaat furyasının birden bitince eldeki inşaat makinelerinin başka ülkelere satılmaya başlandığını, Çin'in 2005'te yüzde 3'lerde olan küresel makine ihracatından aldığı payın 2023'te yüzde 21'e yükseldiğini anımsatan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
"Dünde kalan bazı küresel düzenlemelerle kendimizi kısıtlamayalım. İhracata muhakkak yeni ve proaktif destekler getirelim. İhracat reeskont kredilerinde çok ciddi artışlar sağladınız. Türk lirasındaki reel değer artışını telafi için buna devam etmemiz lazım. Reeskont kredi hacmini 3 aylık ihracat düzeyine yani 65 milyar dolar seviyesine çıkarmamız lazım. Emek yoğun sektörlere öncelik verelim. Zira, artan girdi maliyetlerinden dolayı, rekabet gücünü ve ihracat pazarlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Başta tekstil ve hazır giyim olmak üzere, emek yoğun sektörlere ek destekler verilmeli. Pandemi döneminde olduğu gibi, kısa çalışma ödeneği devreye alınıp, aktif şekilde kullanılmalı."
